BİR GENÇ KIZIN GÜNLÜĞÜNDEN; NASIL HAYAL BAŞI OLDUM?






                    UMUT KURAL'ın kaleminden,


BİR GENÇ KIZIN GÜNLÜĞÜNDEN: NASIL HAYAL BAŞI OLDUM?


Coşmuştum bir kere, sanırsınız Flash TV'yi ben kurmuş 7 gün 24 saat canlı halay yayınına başlamıştım. İçim içime sığmıyordu. Elimdeki ''pembe
pullu mendil'' bundan sonraki hayatında dönemeyeceği kadar  hızlı dönüyor ve halayın diğer üyeleri de ona ayak uyduruyordu. Allah'ım hala inanamıyordum. Meğer bastırılmış liderlik duygum yıllardır bugün için kendini saklıyormuş. Gençliğim, güzelliğim bi tarafa halay başı olmamla birlikte sanki yeni bir boyuta geçiyor, hayatım yeni bir anlam kazanıyordu. Halayın benden sonraki kısmına baktığımda insanlar gayet mutlu, mesut  peşimden sürükleniyorlardı. Çocuklar halaydaki kadınların bacaklarına sarılmış ''Anne, Anne!'' diye ağlıyor, kola servisi yapan garsonlar şampanya niyetine kolaları patlatıyorlardı. Sadece ben değil tüm düğün salonu zıvanadan çıkmıştı. Bende duramazdım artık. Bu pist, bu salon bana dar gelmeye başlamıştı. Düğün salonunun kapısına en yakın noktaya gelince daha da bi alevlenen yüreğim kapıya doğru yönlendi. Peşimde ben diyim 15 sen de 30 kişi vardı ve en güzeli de liderleri bendim, halay başıydım. Neyim eksikti Mahmut Tuncer'den, neyim eksikti Putin'den. İşte halay işte meydan! Gelsinlerdi artık, gelsinler ve görsünlerdi. Liderlik, hele ki halayda halay başı olmayı görsünlerdi.


Düğün salonundan çıktığımda yüzüme çarpan amonyak bazlı tuvalet kokusunu halay ekibime yapılan kimyasal bir suikast olarak algılasam da durduramazlardı artık bizi. Geliyorduk, açın yolumuzu! Bu halay ya Flash TV'de biterdi ya da Flash TV'de biterdi.
Nasıl gelmiştim bu noktaya, farkında bile değilim. Halay başı olmadan önce son hatırladığım masanın diğer ucunda oturan iki kadının ağızlarını kapatıp bana bakarak konuşmalarıydı. ''Aman Allah'ım yoksa bana gelinlik kız muamelesi yapıp birinden birinin oğluna mı düşünmüşlerdi?'' Evet alımlı ve farklı bir duruşum vardı, aynı anda hem karnı yarık yapar hemde baklava açabilirdim ama 3. sınıf bir düğün salonunda beğenilip evlenecek kadar düşmemiştim. Hem beni ne müteahhit oğulları ne oto galericileri istemiştide elimin tersiyle itmiştim. Kala kala düğünde kız beğenmeye gelen kaynanaların ne idüğü belirsiz amele oğullarına mı kalmıştım? Havamla ezerim ben onları ayol!


Bu kadınları kendimden soğutmalı ve nasıl bir kız olduğumu görmeleri gerekiyordu. Şimdi şimdi hatırlamaya başladım. Bu ruh hali içinde '''sizin amele oğlunuza mı kaldım?'' dercesine kendimi yanımdan geçen halayın içine atmıştım. Halaydan herkes yavaş yavaş kopuyor ama ben azimle direniyor 43 numara ayağımla zemini dövüyordum. Buna ne apartman topuklulularım ne de yanımdaki Çin malı sarı zillinin beni dirseklemesi engel olmuştu. Anlamıştım, bu halay bize dar gelecekti. Çemkiren bakışlarıyla beni sindireceğini düşünen ve kendini bi kaynana adayına beğendirip düğünü fırsata çevirmeye çalışan bu zillinin fırsatını bulduğum ilk anda tekmeyi ayağına geçirmiş ve halay dışı bırakmıştım. Oh canıma değsindi. Bu günde evde kalsındı.

Ve işte o an! Şimdi bile hatırlarken gözlerimden yaş, içimde mağrur bir genç kızın sevinç patlamaları geliyor. Kendimi ilk defa çim suyu diyeti uygularken böyle hissetmiştim. Ve yıllar sonra bir kez daha aynı duygu tüm benliğimi kaplıyordu. Sağ yanımdaki 50-55 yaşlarındaki kadın bir anda kulağıma eğilip ''ben yoruldum, çıkıyorum'' diyip elime pembe pullu mendili tutuşturmasıyla bir anda halaya ben hükmetmeye başladım. Havam bi anda tavan yapmış, tüm salon ahalisinin gözünün karga burunlu gelinden bana doğru döndüğünü görüyordum.  Halay asıl şimdi ''başlıyordu''!!!

                             





Not:
1) Bu yazının devamı kesinlikle gelmeyecek olup devamını hayal gücünüze bırakıyorum.

2) Her türlü tatlı, kurabiye, pasta vs kabul edilir.

Saygılar Kurall

Konuk yazar,  Umut Kural'a saygı ve teşekkürlerimle
Blog adresi; http://karpuuz.blogspot.com.tr

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.